20 Temmuz 2008 Pazar

KAN DONDURAN 27 Mayıs itirafı! -4

KAN DONDURAN 27 Mayıs itirafı!
Aksiyon dergisinde geçen röportajda, 27 Mayıs döneminde Türkeş karşıtı grubun Yassıada'yı havaya uçurmak istedikleri anlatılıyor. Şimdilerde belli çevreler tarafından yeniden kutsanan 27 Mayıs'ın şifreleri git gide çözülüyor.. SÜRGÜN EDİLMESEYDİK, YASSIADA HAVAYA UÇACAKTIAhmet Er, 27 Mayıs'ı yapan Milli Birlik Komitesi'nin yaşayan üyelerinden. Türkeş'in grubu olarak bilinen 14'lerden Er, Menderes'in idamını sürgünde radyodan dinlediğini söylüyor ve ekliyor: "Haberi duyunca eşimle saatlerce ağladık."O gece İstanbul Üniversitesi, ağırladığı konuklarla askerî birlikten farksızdı. Bahçedeki askerî cipler arka arkaya sıralanmış, şoförler ve muhafızlar ise 'hazır ol' vaziyetini almıştı. Hemen yirmi metre ilerde üst rütbeli subaylar, 'beklenen gün' için son kez toplanmıştı. Herkes heyecanlı ve kararlı bir şekilde Kurmay Binbaşı Ahmet Yıldız'ı dinliyordu. İhtilale saatler kalmıştı. Bir hata her şeyi altüst edebilirdi. Bu yüzden binbaşı, önce dikkat edilecek hususları anlattı tek tek. Ardından ele geçirilecek kritik nokta ve askerî birlikleri.İstanbul Radyoevi'ni ele geçirme görevi Yüzbaşı Ahmet Er'e düşmüştü. Saatler ilerledikçe heyecan da artmıştı. Gece yarısından sonra harekât başladı. Ahmet Er, yanındaki birliklerle Harbiye'deki radyoevine geldi. Kapıdaki nöbetçilere "Artık güvenlikten biz sorumluyuz. Yerlerinize marş marş" diye emir verdi. İçeri girip nöbetçi binbaşıyı buldu, durumu izah etti. Radyoevi başta olmak üzere İstanbul'daki bütün kritik noktalar ele geçirilmişti. Artık Ankara'dan haber bekleniyordu. Ancak başkentten ses seda çıkmıyordu. İstanbul grubu endişelenmeye başlamıştı. Kısa süre sonra beklenen mesaj ihtilalin kudretli albayı Alparslan Türkeş'ten gelmişti: "Dikkat... Dikkat... Demokrasimizin içine düştüğü buhran ve son müessif hadiseler dolayısıyla kardeş kavgasına meydan vermemek üzere Türk Silahlı Kuvvetleri memleketin idaresini eline almıştır."Türkiye, 27 Mayıs sabahına askerî bir darbe ile uyanmıştı. On yıllık Demokrat Parti iktidarı sona ermiş, emekleme dönemindeki demokrasi tekrar rafa kaldırılmıştı. İhtilal, ülkedeki kardeş kavgasını önlemek için yapılmıştı; ancak asıl kavga darbeyi yapan 38 kişilik Milli Birlik Komitesi'nde yaşanıyordu. Daha ilk günlerde komite içinde ihtilaflar çıkmaya başlamıştı. Tutuklanan DP'lilerin durumu, nasıl yargılanacakları, CHP'li vekillerin subaylarla birlikte hareket etmesi, anayasayı hazırlayacak olan kurul üyeleri, seçimlerin ne zaman yapılacağı gibi konular komiteyi de ikiye bölmüştü. Milliyetçi subaylar, Alpaslan Türkeş'in liderliğindeki grupta, diğerleri ise Cemal Madanoğlu grubunda toplanmıştı. Aslında ihtilalciler arasındaki fikir ayrılıkları darbeden önce de vardı. Ancak ayrılık ve bölünmeler, darbeden sonra netleşti. Her iki grup da ayrı ayrı toplantılar yapıyor, birbirleri için tasfiye planları hazırlıyordu. Bu iç çatışmanın galibi Madanoğlu grubu oldu. Darbeden 5,5 ay sonra Türkeş grubu MBK'dan tasfiye edilerek sürgüne gönderildi. Türkeş ile birlikte 13 kişi farklı ülkelerin Türkiye büyükelçiliklerine tayin edildi.YASSIADA'YA KARŞI SİVRİADA MAHKEMESİ'Nİ KURACAKTIKYüzbaşı Ahmet Er, Türkeş'in grubunda yer alan isimlerden biri. Milliyetçi bir subaydı. Çankırı Atış Okulu'nda iken Türkeş onun savunma hocasıydı. 1951 yılında tanıştığı Türkeş ile uzun yıllar yol arkadaşlığı yaptı. Sadece darbede aynı grupta yer almadı, siyasi hayatta da Türkeş'in sağ kolu oldu hep.-Neden tasfiye edildiniz?MBK üyeleri arasındaki ayrılıklar her geçen gün daha da belirginleşmişti. Madanoğlu grubu hemen seçime gidip iktidarı İsmet İnönü'ye vermek istiyordu. Biz buna karşı çıkıyorduk. Hükümet üyelerini İsviçre'de ikamete mecbur kılıp seçim şartları hazırlandıktan sonra ülkeye dönmelerine ve siyasete katılmalarına izin vermeyi düşünüyorduk. Sadece DP'lilerin değil CHP'lilerin de yargılanmasını istiyorduk. Biz Menderes'in asılmasına karşıydık. Bütün hapishaneleri açacaktık. Onlar Yassıada Mahkemesi'nde ısrar ederlerse biz de Sivriada Mahkemesi'ni açacaktık. İsmet İnönü'yü de burada yargılayacaktık. Aslında komite içinde herkes farklı düşünüyordu. Ümit Özdağ'ın ifadesiyle bir değil 38 tane 27 Mayıs vardı. Bizim grup Eylül ayına kadar komiteye hâkimdi. Çünkü Türkeş'in Cemal Gürsel ile arası iyiydi. Ancak Madanoğlu ve Sami Küçük daha sonra Gürsel'i yanına çekti. Dengeler değişince tasfiye edilen biz olduk.-- Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.

Hiç yorum yok: