20 Temmuz 2008 Pazar

[İslami Eğitim Şart!] KAN DONDURAN 27 Mayıs itirafı! -4

KAN DONDURAN 27 Mayıs itirafı!
Aksiyon dergisinde geçen röportajda, 27 Mayıs döneminde Türkeş karşıtı grubun Yassıada'yı havaya uçurmak istedikleri anlatılıyor. Şimdilerde belli çevreler tarafından yeniden kutsanan 27 Mayıs'ın şiferleri git gide çözülüyor.. "TÜRK CAMİSİNDE TÜRKÇE KUR'AN OKUNUR!"O gün Başbakanlık Müsteşarlığı koltuğunda oturan ancak aralarındaki anlaşmazlık nedeniyle 13 Kasım 1960'ta Hindistan'a sürgüne gönderilecek olan Alparslan Türkeş röportajı yapılan ikinci kişi olur. Darbenin bildirilerini radyo yayınıyla duyuran Türkeş, röportajında memleketin en önemli meselesinin maarif olduğunu söylüyor ve Köy Enstitüleri'ni eleştirip soruları cevaplıyor:-Ya Halkevleri, daha eskiye gidersek Türk Ocakları?Halkevleri açık bulundukları devirde faydalı olmakla beraber tam beklenileni veremediler. Politika cereyanlarına karıştılar. Bir nevi mebusluk fideliği oldular. Türk Ocakları'na gelince biraz evvel Hamdullah Suphi Bey buradaydı. Türk Ocakları'nın takviye ve inkişafına çalışılmasını istiyor. Bence bu ocaklar da ömürlerini tamamlamışlardır. Şimdi biz bunların yerine halkı aydınlatmak üzere Kültür Ocakları kurmak istiyoruz.-İnkılâplar? Atatürk inkılâpları onun ölümünden sonra yerlerinde saymış olsalardı, belki de bu davayı (maarif) şimdiye kadar halletmiş olacaktık?Atatürk inkılâpları yerlerinde saymadılar, gerilediler. Din, kıyafet ve en mühimi zihniyet sahasında gerilediler.-Kıyafet derken Türk kadınını o utanılacak kılığa sokan çarşafı kastediyorsunuz değil mi?Son zamanlarda Anadolu'yu hiç dolaştınız mı? Çarşafın nasıl kapkara bir yangın halinde bütün yurdu sardığını gördünüz mü?-Yalnız kıyafet ve zihniyette mi geriledik?Hayır Türkçecilikte de... Türkçecilik bu millete Atatürk'ün en büyük en faydalı hediyelerinden biri idi. Evvela ezanı Arapça okutmakla buna ihanete başladılar.-Ya Kur'an'ın Türkçeleştirilmesi teşebbüsleri? Sabıkların baltaladıkları bu teşebbüslere taraftar mısınız?Mutlaka... Türk camiinde Türkçe Kur'an okunur, Arapça değil.-Politikacıların dini istismar edenlere taviz vermelerinin bu millete büyük zararlar getirdiğine kanisiniz değil mi?Şüphesiz... Tarih boyunca bu böyle oldu. Son devirde ise her iki parti de (DP, CHP) aynı şekilde taviz yolunu tuttular.27 MAYIS HAREKETİ 1957'DE OLABİLİRDİRöportajın devamında, Türkeş darbe ile ilgili bir itirafta bulunuyor: "27 Mayıs hareketi 1957'de olabilirdi. Doğrusu başka herhangi bir memlekete benzeyeceğimiz düşüncesi bize tiksinti veriyordu. Onun için böyle bir harekete girişmek için son dakikayı, bütün ümitlerin ortadan kalkmasını bekledik."Röportajlarda yer alan bilgilerden biri de 27 Mayıs'ı organize eden rütbelilerden Kurmay Yarbay Orhan Kabibay'ın anlattıkları. 27 Temmuz 1960 tarihli röportaja göre Kabibay, darbenin aslında 25 Mayıs'ı 26 Mayıs'a bağlayan gece yapılacağını anlatıyor. Ecvet Güresin'in yaptığı röportaj şöyle başlıyor: "25 Mayıs sabahındayız. Saat 9'u biraz geçiyor. Genç bir kurmay yarbay Kadıköy'deki evinde sabırsızlıkla bekliyordu. Aslında ev kız kardeşinin evi idi. Ankara'dan gelen ziyaretçilerle bu evde buluşmayı ve haberleşmeyi oradaki telefonla temin etmeği daha uygun bulmuştu. Orhan Kabibay o gün de bir ziyaretçi bekliyordu. Kabibay, arkadaşı vasıtasıyla beklenen haber geldikten sonra yapacaklarını kafasında bir kere daha planlaştırırken kapı çalındı. Kurmay Albay Muzaffer Yurdakuler idi gelen. Beklenen günün geldiği adeta gözlerinden okunuyordu. İki arkadaşın konuşması çok kısa sürdü."Kabibay hemen telefon başına geçip birkaç görüşme yaptı, randevular verdi, sonra beraber çıktılar ve Kadıköy'den Köprü'ye gittiler. Köprüde onları üçüncü bir subay bekliyordu; Binbaşı Orhan Erkanlı. Evvela Harp Akademisi'ne daha sonra Sıkıyönetim Komutanlığı'na, Taksim ve Beyazıt Asayiş Komutanlıkları'na gittiler. Konuşmaları belki çok kısa sürüyordu. Zaten yapılacak hareketler evvelden kararlaştırılmış olduğu için uzun boylu konuşmağa müzakere etmeğe de ihtiyaç yoktu. O gece yarısı yani 25 Mayısı 26 Mayısa bağlayan gece Türk Silahlı Kuvvetleri memleketin idaresini eline alacaktı."GERİSİNİ ECVET GÜRESİN VE ORHAN KABİBAY ŞÖYLE KONUŞUYOR:-Peki sonra ne oldu yarbayım?Uğradığımız yerlerde gerekli tedbirleri yani harekâtın 25 Mayısı 26 Mayısa bağlayan gece yapılması için gereken tertipleri aldıktan sonra Orhan Erkanlı bizden ayrılarak kıtasının başına gitti. Biz de Yurdakuler'le birlikte Harbiye binasına geldik. Bu sırada arkadaşlardan biri bize Ankara'dan şöyle bir mesaj aldığını bildirdi: "Washington'daki Dündar Sayhan'ın oğlu ikmale kaldı."Bu kötü bir haberdi. Zira daha evvel harekâtın tehir edilmesi ihtimaline karşılık hazırladığımız parola idi bu. Fakat yapacak bir şey yoktu. Birkaç saat evvel dolaştığımız yerlere süratle bir kere daha giderek durumu izah ettik, Orhan Erkanlı'ya haber verdik. Velhasıl harekâtı durdurduk. Teessür umumi idi. Bu teessürü akşam uçakla Ankara'ya hareket eden Albay Yurdakuler görmüştü. Kendisine eğer çok vahim bir sebep yok ise, harekâta 26 Mayısı 27 Mayısa bağlayan gece yarısından sonra saat 4'te mutlaka başlamamız gerektiğini bildirttik. Ertesi gün hem telefon hem kurye ile haber bekleyecektik. Gece eve saat 1'de gittim ve ertesi sabah telefon başında beklemeğe başladım. Saat 12.35'te santral memuru Ankara'dan beni aradıklarını bildirdiği ve karşıda konuşan Albay Muzaffer'in sesini aldığım zaman duyduğum heyecanı tasavvur edemezsiniz. Elindeki normal muhavereden bana aynen şöyle dedi:-Orhancığım senin emekli sandığından istediğin parayı alıp, telledim. Yarın mutlaka eline geçmiş olacak. Miktarı 2730 liradır. Her ne kadar 2740 lira idi ise de on lirasını telgraf için kestik. Kusura bakma, cimriliğim tuttu.Ben de şöyle cevap verdim:-Herhalde bugün telgrafı alırım. Yarın para mutlaka elime geçmeli, çünkü ihtiyacım var.Muzaffer Yurdakuler devam etti:-Haa bir şey daha var. Eskişehir'deki bizim havacının da parasını aldım ve seninkiyle beraber gönderdim. Miktarı seninki kadardır. Ben kendisine vakit bulup haber veremeyeceğim, sen lütfen haber ediver.-Merak etme, şimdi onu bulur parasının yolda olduğunu söylerim.-- Türk Milletinin üzerine çökmüş karabasan giderek çözülmekte ve zayıflamaktadır. Hainlerin planları bozulmakta, figüranları sürekli açığa düşmektedir. Milletin rağmına sürdürülen derin yolculuk sona yaklaşmıştır. Millet artık egemenliğine, iradesine sahip çıkmaktadır.

Hiç yorum yok: